Kalpte Yankılanan Günlük Nezaket

Angkasatria
2 min readJun 2, 2022

--

2 Haziran, 2022

Bazen ilk noktadan ne kadar ilerlediğimizi bakmak için arkamıza yaslanıp durmamız gerekir, ve beni şu an bulunduğum yere getiren insanların katkıları ne kadar küçük olsa da asla unutulmayacak.

Hepinizin bildiği gibi Türkçem gece 3'e kadar uzun sohbet edebileceğimiz seviyede değil. Ya da geceleri dışarıda gülerek sohbet edebilecek, sınıfta şikayetlerden yurtta yemek yemeye kadar mantıksız şeyler konuşabilecek seviyede kadar da değil. Özlediğim önemsiz şeylerden.

Bazen aklıma geldikçe de tabi üzülüyorum, kendini istediğin gibi ifade edemiyorsun, başka arkadaşlara katılmak yerine daha sık susup kalıyorsun çünkü sohbeti takip edemiyorsun. Belki da anlarlar çünkü konuşmalarına cevap veremezsin, bu yüzden seninle o kadar fazla muhabbet olmadı. Bazen, lobinin ortasında takılan arkadaşlarınızla selam vermeden veya küçük bir konuşma yapmadan geçip gitmek iyi hissettirmez. Çünkü o anda sadece 2 seçenek var sana, ya geçip umursamıyor gibisin, ya da onlarla katılacaksın ve havadan sudan konuşmayı yapacaksın, ama ondan sonra arkadaşlarını rahatsız etmek istemediğin için ayrılıyacaksın çünkü biliyorsun orada sessizce duracaksın.

Ama ilk olarak bunu kabul edilmesi gerekiyor, çünkü şu anda karşı karşıya olduğumuz durum bu.

Hala böyle konuşma tarzımdan dolayı beni buradaki insanlarla arkadaş olma konusunda doğru seviyeye getiremedi. Ama bazen bir içgüdü olup olmadığını var ya, bir şeyi ifade etme şekliniz farklı bir dilde olsa da, bu insanlık bağı hissedebiliyorum, sonunda sen de insansın. Belki bir şeyi tanımlama şeklin farklıdır, doğduğun yer ve büyüdüğün ortam da farklıdır, ama dünyadaki herhangi bir ülkenin sonuna bakmak istersen, arkadaşların hangisi olduğunu bilebilir. Balıkçıların uzaktan bile birbirlerini tanırlar.

Dürüst olmak gerekirse, her zaman düşündüğüm şeylerden biri, onlarla gerçekten arkadaş olabilmem için ne kadar akıcı Türkçe konuşabilmem gerekiyor? Sonunda geceleri hikayelerini dinleyebilmek için kaç cümle bilmem gerekiyor, ben de şakalaşabilmem için onların dilinden ne kadar tepki verebilmem gerekiyor? Çünkü aslında her gün yaptığım şey, nasıl konuştuklarını, ne tür yemek yediklerini, neleri sevip neleri sevmediklerini öğrenerek onları anlamaya çalışıyorum. Ama sonunda her şeyin işe yaramaz hale geldiğinin farkındayım çünkü sonunda hepimiz de insanız, sonunda herhangi bir şekilde doğal olarak birbirimizle etkileşime gireceğiz.

Kampüste dersler hakkında soru sormak, sigara ya da içki ikram etmek, “Nasılsın, bugün nereye gidiyorsun” diye küçük bir sohbet bile olsun. Tam da etkileşimlerimiz bununla sınırlı olabileceğinden, sonuçta bu küçük etkileşimin büyük bir anlamı var. Her etkileşimi gerçekten takdir ediyorsunuz. Size gülümseyerek merdivende nasıl durumunu soran, sınavlarda kalem getirmeyince sınıfta size kalem veren, veya kampüse araba ile gitmenizi teklif eden kişiyi gerçekten hatırlayacaksınız.

Buradan 9.081 km uzağa döndüğünüzde ve ne zaman geri dönebileceğinizi bilemeyince o anın ne kadar değerli olduğunu hakkatan bileceksin. Belki bir gün onunla kullandığın dil artık kullanılmayacak, ve sonra da yavaş yavaş unutulacak. Ama sana gülümseyen insanların yüzleri, seni selamlayanlar, yemek yerken yanına oturanlar, her gün aldığın küçük nezaketler kalbinde bir yerde kalacak.

Bir gün sonunda onlarla nasıl etkileşime girdiğini ve muhabbet etmeyi unutsan bile, yaptıkları iyilik her zaman seninle olacak, onların değerini getireceksin, belki başka bir yere, belki bir sonraki hayata.

_

--

--